Türkçe | İngilizce | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
Genel | takdire şayan | laudable s. | ||
What appears to be a laudable aim, however, could also be a double-edged sword. Ne var ki, takdire şayan bir amaç gibi görünen bu durumun hem iyi hem kötü tarafları da olabilir. More Sentences |
||||
Genel | takdire şayan | praiseworthy s. | ||
Needless to say, the Government took action, which is praiseworthy in itself. Hükûmet'in harekete geçtiğini söylemeye gerek yok; ki bu da başlı başına takdire şayan. More Sentences |
||||
Genel | takdire şayan | commendable s. | ||
That is very commendable, and I am really pleased about it. Bu çok takdire şayan ve bundan gerçekten memnuniyet duyuyorum. More Sentences |
||||
Genel | takdire şayan | admirable s. | ||
Despite initial scepticism, the Convention has managed to strike an admirable compromise. Başlangıçtaki kuşkulara rağmen, Konvansiyon takdire şayan bir uzlaşma sağlamayı başardı. More Sentences |
||||
Genel | takdire şayan | admirably zf. | ||
And he has succeeded admirably. Ve o takdire şayan bir başarı elde etti. More Sentences |
||||
Genel | takdire şayan | worthy of commendation s. | ||
Genel | takdire şayan | applaudable s. | ||
Genel | takdire şayan | allowable [obsolete] s. | ||
Genel | takdire şayan | worth commending s. | ||
Genel | takdire şayan | pious s. | ||
Genel | takdire şayan | praisable s. | ||
Idioms | ||||
Deyim | takdire şayan | redound to one's credit expr. | ||
Archaic | ||||
Eski Kullanım | takdire şayan | applausive s. | ||
Eski Kullanım | takdire şayan | praiseful s. |